111- İMTİHAN EDEN | MÜMTEHİNE (Kitap
Sırası-60)
Şefkatle
merhamet eden Allah’ın adıyla.
1. Ey İman edenler!
Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara
sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz
olan Allah’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer
rızamı kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle
yapmayın). Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz.1 Oysa ben sizin
gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa,
mutlaka doğru yoldan sapmıştır.
2. Şâyet onlar sizi
ele geçirirlerse, size düşman olurlar, size ellerini ve dillerini kötülükle
uzatırlar ve inkâr etmenizi arzu ederler.
3. Yakınlarınız ve
çocuklarınız size asla fayda vermeyecektir. Kıyamet günü Allah aranızı
ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
4. İbrahim’de ve
onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar
kavimlerine, “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi
tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda
sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir” demişlerdi. Yalnız İbrahim’in,
babasına, “Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim. Fakat Allah’tan sana
gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez” sözü başka. Onlar şöyle
dediler: “Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş
de ancak sanadır.”2
5. “Ey Rabbimiz!
Bizi, inkâr edenlerin zulmüne uğratma. Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen
mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.”
6. Andolsun,
onlarda (İbrahim ve beraberindekilerde) sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü
arzu edenler için güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse bilsin ki, Allah
her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.
7. Ola ki Allah
sizinle, içlerinden düşman olduğunuz kimseler arasına bir sevgi (ve yakınlık)
koyar. Allah, hakkıyla gücü yetendir. Allah çok bağışlayandır, çok
merhametlidir.
8. Allah, sizi, din
konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere
iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil
davrananları sever.
9. Allah, sizi
ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve
çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost
edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
10. Ey iman edenler!
Mü’min kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde, onları imtihan edin. Allah,
onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz onların inanmış kadınlar
olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü müslüman
hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara helâl
olmazlar. Mehir olarak harcadıklarını onlara (kocalarına geri) verin.
Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah
yoktur. Müşrik karılarınızın nikâhlarına tutunmayın. (Zira bu nikâhlar ortadan
kalkmıştır.) Onlara harcadığınız mehri, (evlendikleri kâfir kocalarından)
isteyin. Kâfirler de (İslâm’ı kabul eden ve sizinle evlenen eski hanımlarına)
harcamış oldukları mehri (sizden) istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür. O,
aranızda hüküm veriyor. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.3
11. Eğer eşlerinizden
biri kâfirlere kaçar4 ve siz de onlarla çarpışıp ganimet alırsanız,
eşleri gidenlere sarf ettikleri (mehir) kadarını verin ve inandığınız Allah’a
karşı gelmekten sakının.
12. Ey Peygamber!
Mü’min kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina
etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup
getirmemek5, hiçbir iyi işte sana karşı gelmemek konusunda sana biat
etmek üzere geldikleri zaman, biatlarını kabul et ve onlar için Allah’tan
bağışlama dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Not.1 Zina
ile ilgili ayetler: Furkan 68, İsra 32, Nisa 15-16, Nur 2-3, 4-9, 13,
Mümtehine 12.
Sumer mitolojisinde Hammurabi
kanunlarında (md.129,130) bir erkek, henüz baba evinde
olan bir kızla zor kullanarak zina yaptığında öldürülür,
kadınsa serbest bırakılırdı. Evli olan bir bayan başkasıyla yatarken
yakalansaydı, hem kendisi, hem de onunla cinsi ilişkiye giren erkek
bağlanıp suya atılırlardı.
Esnunna
kanunlarında (md.
26) “Başkasının nişanlısıyla yatan bir insanın cezası idamdı”. Orta Asur kanunlarında bazı durumlarda
zinanın cezası ölümdü. Bir kadını öpmenin cezası bile ağırdı: Öpen
kişinin alt dudağı balta ile kesilirdi (Orta Asur kanunları, md. 9/A,15/A,
55/A md. 56/A).
Tevrat’ta
zina suçunun cezası ölümdür. Evlenen bir kız bakire çıkmazsa, halk toplanır, babasının
evi önünde onu taşlayarak/recimle öldürür. Sormak lâzım; acaba Tevrat ve
Kur’an’ın tanrısı erkeklerin bekâretini nasıl, hangi yöntemle kontrol altına
alır?
İncil’de: Zinadan dolayı insan öldürülür diye somut bir
açıklama yok; sadece zinanın kötülüğü dile getirilmiştir
Kur’an’da: Doğrusu
zina konusunda Muhammed’in yaptıklarıyla Kur’an’daki bilgiler birbirlerini pek
tamamlamıyor. Kur’an’da birkaç yerde zinanın kötülüğünden, insanların ona
yaklaşmamasından söz ediliyor; ancak taşlanarak öldürme gibi ağır
cezadan söz edilmiyor. Artık Kur’an yazıldığı zaman recimle insan
öldürme meselesi bilerek mi kayda geçmemiş, unutulmuş mu veya bunun başka
nedenleri mi var bu pek bilinmiyor; kesin
bilinen bir şey var ki, Muhammed zinadan dolayı birçok insanı recimle
(taşlama yöntemiyle) infaz etmiştir. Zina cezasıyla ilgili Kur’an’da var
olan ceza yöntemi Nur 2’de şöyle açıklanır: “Zina yapan kadın ve erkeğe yüzer değnek
vurun.”
Şunu da belirteyim ki,
kamçıyla ceza verme yöntemi
Sümerlerde de yaygındı; doğrusu, Kur’an’ın
bu uygulaması da geçmişe dayanır. Hammurabi
“Bir insan kendinden büyük olan birine tokat atarsa, toplum içinde ona
öküz kuyruğundan 60 kamçı vurulur” diye kanununa yazmıştı (md. 202). Az önce
belirtildiği gibi Kur’an nasıl bu ceza toplum içinde uygulansın demişse,
aynısını Sümerler de uyguluyordu. Kur’an’da değnek cezası dışında herhangi bir
cezadan söz edilmiyor.
bkz. Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve
Dinler, (pdf-s.112-116)
Not.2 Zorla yapılan bir zina olayının cezası
hem Tevrat’ta, hem de Sümer kanunlarında belirtilmiştir; fakat Kuran’da buna değinilmemiştir.
13. Ey iman edenler!
Kendilerine Allah’ın gazap ettiği, kabirlerdeki kâfirlerin ümit kestikleri gibi
tamamen ahiretten ümitlerini kesmiş6 bir toplumu dost edinmeyin.
DİPNOTLAR (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Dipnotları)
1. Bu cümle, “Sevgi
sebebiyle onlara sır veriyorsunuz” şeklinde de tercüme edilebilir.
2. Müşrikler için
bağışlama dilemek caiz olmadığı hâlde, Hz. İbrahim’in iman etmeyen babası için
bağışlama dilemesi, onun iman edeceğini ummasından dolayı idi. Konu ile ilgili
olarak ayrıca bakınız: Tevbe sûresi, âyet, 114.
3. Hudeybiye
antlaşmasıyla ortaya çıkan durumu tanzim eden bu âyete göre, müslümanlara
sığınan mü’min kadınlar, Mekke’ye (müşriklere) iade edilmeyecek, kendilerine
âyette belirlenen esaslar uygulanacaktır. Çünkü Hudeybiye antlaşmasına göre,
müşriklerden kaçıp gelen mü’minler kadın olsun erkek olsun, onlara iade edilecekti.
Buna göre âyet, iade edilecek olanların sadece mü’min erkekler olduğunu, mü’min
kadınların ise, kâfirlerin nikâhında kalamayacakları için, antlaşmaya dahil
olamayacaklarını açıklamaktadır.
4. Âyetin bu kısmı,
“Eğer eşleriniz yüzünden bir şey (verdiğiniz mehirler) kâfirlere geçer..”
şeklinde de tercüme edilebilir.
5. Bu ifade ile, zina
mahsulü çocuğun kocaya isnat edilmemesi kastedilmiş olabileceği gibi genel
olarak iftirada bulunulmaması (yalan söylenmemesi ve sahtekârlık yapılmaması)
da kastedilmiş olabilir.
6. Âyetin son cümlesi
şöyle de tercüme edilebilir: “Kâfirlerin kabirdekilerden ümit kestikleri gibi,
ahiretten ümit kesmişlerdir.”
HADÎD | DEMİR
KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ
1. Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni 2. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2) 3. Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler 4. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü 5. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni |