86- ÖLÇÜDE HİLE YAPANLAR |
MUTAFFİFÎN (Kitap Sırası-83)
Şefkatle
merhamet eden Allah’ın adıyla.
1. Ölçüde ve
tartıda hile yapanların vay hâline!
Not.1 Kalem
10, 13, 16, Müddessir 19-20, Tebbet 1, Maun 4, Fil 5, Humeze 1, Kamer 20, 31,
Araf 175-176, Yasin 8, Furkan 44, En’am 39, Sebe 33, Mutaffifin 1, Rad 6, Dehr
4, Enfal 12-13, A. İmran 152, Cuma 5, Muhammed 12: Allah, Kuran’daki olup bitenlere inanmayan insanlara sadece hayvanlar
tabirini kullanmamış; daha
ağır terimler de kullanmıştır.
a) “...ancak hayvanlar gibiler. Hatta
daha beterler” (Furkan 44)
b) “...onların durumu, ciltler
dolusu kitap yükletilen eşeğin
durumuna benzer” (Cuma 5)
c) Daha beteri tanrının insana köpek demesi: “Onun durumu köpeğin haline benzer...” (Araf
175-176)
d) Yine Allah, Ebu Leheb hakkında, “Elleri
kurusun” (Tebbet 1), önceki
peygamberlerin kavimlerine verdiği cezalardan söz ederken “Burnunu kıracağız/ burnunu yere sürteceğiz” (Kalem
16), Ad kavmine verdiği ceza konusunda da “Dibinden
kopmuş hurma kütüğü gibi yoluverdiler” (Kamer 20) Semud kavminin
cezasıyla ilgili, “Ağılcı çırpısı gibi
döküldüler” (Kamer 31), Ebabil kuşlarının hışmına uğrayan Ebrehe ve
ordusu için “Yenik ekin gibi yaptı”
(Fil 5), inanmayanlar için “Hayvan gibi
yayıp içerler” (Muhammed 12), “Vay
şu insanların haline!” (Mutaffifin 1, Humeze 1 vb), “Ayetlerimi yalanlayanlar sağır, dilsizler ve karanlık içindeler”
(En’am 39) gibi ifadeler kullanmıştır.
e) Kalem 10’da Allah beğenmediği insan
hakkında, “Mehin”
diyor ki bu kelime hor, alçak, dölü tutmaz erkek hayvan, dar
görüşlü insan anlamlarına gelir. Yine aynı surenin bir başka ayetinde (Kalem 13) insana “Zenim” diyor ki soysuz, nesebi bellisiz kişi anlamına gelir.
f) Bazı ayetlerde de Kur’an, ahrette bazı insanların boğazına köpek
tasması gibi demir geçirileceğini yazıyor (Kalem 16, Müddessir 19-20,
Tebbet 1, Maun 4, Fil 5, Hümeze 1, Kamer 20, 31, Yasin 8, Sebe 33, Mutaffifin
1, Rad 6, Dehr 4).
g) Allah ayrıca Uhud harbiyle ilgili:
“Allah’ın izniyle siz düşmanlarınızı kesip doğruyordunuz” (A. İmran 152), Bedir harbiyle ilgili, “Biz
Allah olarak düşmanın kalbine korku bırakacağız, siz onların boyunlarının
üstüne vurun, parmaklarını doğrayın” (Enfal 12-13) gibi akıl almaz sözler sarfediyor!
Özetle; Demek
ki Tevrat ve Kuran’da anlatılan efsanelere inanmayan insanlar, insanlık
adına ne kadar yararlı şeyler de icat etse yine kutsal
dinlerin Allah’ı katında hayvanlardan
beterler; hatta eşekten
farkları yoktur. Bu ifadeler kâinatın
yaratıcısı olduğuna inanılan bir
tanrıya isnat edilemez!
bkz. Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.160-161 ve
147).
2. Onlar
insanlardan (bir şey) ölçüp aldıkları zaman, tam ölçerler.
3. Fakat kendileri
onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar.
4-6. Onlar, büyük bir
gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için
diriltileceklerini sanmıyorlar mı?
7. Hayır,
günahkârların yazısı, muhakkak “Siccîn”dedir.
Not.1 “APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI
KELİMELER:
Meryem 97, Taha 113, Şuara
193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf
2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde)
Kur’an;
“Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik”
diyor. Bir yerde;
“Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor!
(Şuara 198-199). Bir yerde;
“‘Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o
kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).
Oysa; bu
ayetlerin (Mutaffîfin 7-9) Arapçasında geçen;
“SİCCİN” kelimesi
Arapça değildir.
“Zindan/hapishane/cezaevi” anlamına gelir. Ayette “yazılı bir
kitaptır!” denilmiş, Anlaşılan,
tanrıya göre “kötü olanların not defteri”dir. Hangi dilden geldiği bilinmiyor (Arapça
karşılığı bulunmasına rağmen başka dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).
bkz.
Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an
(Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.299).
8. “Siccîn”in ne
olduğunu sen ne bileceksin.
9. O, yazılmış bir
kitaptır.
Not.1 “APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI
KELİMELER:
Meryem 97, Taha 113, Şuara
193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf
2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde)
Kur’an;
“Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik”
diyor. Bir yerde;
“Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor!
(Şuara 198-199). Bir yerde;
“‘Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o
kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).
Oysa; bu
ayetlerin (Muttaffifin 9, 20 -iki ayet aynıdır-) Arapçasında geçen;
“MERKUM” kelimesi Arapça
değildir.
İbranice’dir, “yazılmış/ kaydedilmiş” anlamına gelir. Kehf 9’daki “Rakim” kelimesiyle aynı kökten
olduğundan Rumca olduğu da
söylenebilir (Arapça
karşılığı bulunmasına rağmen başka dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).
bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın
Kökeni -2), (pdf-s.294-295).
10-11. O gün
yalanlayanların; hesap ve ceza gününü yalanlayanların vay hâline!
12. Onu, ancak her
azgın, günahkâr kimse inkâr eder.
13. Ona âyetlerimiz
okununca, “Eskilerin masalları” der.
14. Hayır, hayır! Doğrusu
onların kazanmakta oldukları kalplerini paslandırmıştır.
15. Hayır, şüphesiz
onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır.
16. Sonra onlar
muhakkak cehenneme gireceklerdir.
17. Sonra da onlara,
“Yalanlamakta olduğunuz işte budur” denecektir.
18. Hayır (sandıkları
gibi değil!) iyilerin yazısı “İlliyyûn”dadır.
19. “İlliyyûn”un ne
olduğunu sen ne bileceksin.
20. O, yazılmış bir
kitaptır.
Not.1 “APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI
KELİMELER:
Meryem 97, Taha 113, Şuara
193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf
2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde)
Kur’an;
“Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik”
diyor. Bir yerde;
“Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor!
(Şuara 198-199). Bir yerde;
“‘Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o
kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).
Oysa; bu
ayetlerin (Muttaffifin 9, 20 -iki ayet aynıdır-) Arapçasında geçen;
“MERKUM” kelimesi Arapça
değildir.
İbranice’dir, “yazılmış/ kaydedilmiş” anlamına gelir. Kehf 9’daki “Rakim” kelimesiyle aynı kökten
olduğundan Rumca olduğu da
söylenebilir (Arapça
karşılığı bulunmasına rağmen başka dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).
bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın
Kökeni -2), (pdf-s.294-295).
21. Ona, Allah’a
yakın olanlar şâhit olur.
22. Şüphesiz iyi
kimseler, Naîm cennetindedirler.
23. Koltuklar
üzerinde, (etrafı) seyrederler.
Not.1 “APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI
KELİMELER:
Meryem 97, Taha 113, Şuara
193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf
2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde)
Kur’an;
“Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik”
diyor. Bir yerde;
“Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor!
(Şuara 198-199). Bir yerde;
“‘Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o
kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).
Oysa; bu
ayetlerin (Yasin 56, Kehf 31, Mutaffifin 23, 35, bu iki ayet aynıdır, İnsan 13)
Arapçasında geçen;
“ERAİK” kelimesi
Arapça değildir.
Habeşçe’dir, “tahtlar”
anlamına gelir. Ayette “tahtlar/koltuklar” olarak kullanılmıştır (özellikle “cennet, cehennem” gibi “öte dünya” ile ilgili kelimeler başka
dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o
dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).
bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın
Kökeni -2), (pdf-s.283).
24. Onların
yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün.
25. Onlara, mühürlü
(el değmemiş) saf bir içecekten içirilir.
26. Onun (içiminin)
sonu bir misktir (ağızda misk gibi koku bırakır). İşte yarışanlar, bunun için
yarışsınlar.1
Not.1 “APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI
KELİMELER:
Meryem 97, Taha 113, Şuara
193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf
2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde)
Kur’an;
“Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik”
diyor. Bir yerde;
“Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor!
(Şuara 198-199). Bir yerde;
“‘Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o
kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).
Oysa; bu
ayette geçen;
“MİSK” kelimesi
Arapça değildir.
Farsça’dır, “koku”
demektir (özellikle “cennet, cehennem”
gibi “öte dünya” ile ilgili
kelimeler başka dilden alınmıştır. Çünkü
kaynak o dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).
bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın
Kökeni -2), (pdf-s.280-281).
27. O içeceğin
katkısı tesnimdir.
28. Bir pınar ki,
Allah’a yakın olanlar ondan içerler.
29. Şüphesiz
günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülüyorlardı.
30. Mü’minler
yanlarından geçtiğinde, birbirlerine kaş göz ederek onlarla alay ediyorlardı.
31. Ailelerine
dönerken zevk ve neşe içinde gülüşe gülüşe dönüyorlardı.
32. Mü’minleri
gördükleri vakit, “Hiç şüphe yok, şunlar sapık kimselerdir” diyorlardı.
33. Hâlbuki onlar,
mü’minlerin başına bekçi olarak gönderilmemişlerdi.
34. İşte bugün de
mü’minler kâfirlere gülerler.
35. Koltuklar
üzerinde (etrafı) seyrederler.
Not.1 “APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI
KELİMELER:
Meryem 97, Taha 113, Şuara
193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf
2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde)
Kur’an;
“Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik”
diyor. Bir yerde;
“Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor!
(Şuara 198-199). Bir yerde;
“‘Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o
kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).
Oysa; bu
ayetlerin (Yasin 56, Kehf 31, Mutaffifin 23, 35, bu iki ayet aynıdır, İnsan 13)
Arapçasında geçen;
“ERAİK” kelimesi
Arapça değildir.
Habeşçe’dir, “tahtlar”
anlamına gelir. Ayette “tahtlar/koltuklar” olarak kullanılmıştır (özellikle “cennet, cehennem” gibi “öte dünya” ile ilgili kelimeler başka
dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o
dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).
bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın
Kökeni -2), (pdf-s.283).
36. Nasıl, kâfirler
yapmakta olduklarının karşılığını buldular mı?
Not.1 Kuran’ın
değişik yerlerinde tartı ve ölçülere
dikkat edin, bu konuda dürüst davranın denir. Fakat ahiret tehdidi dışında herhangi bir yaptırım söz konusu değildir. Sümer kanunlarında ise bu konuda
dürüstlük önerilmekle birlikte aksine hareket edenlere uygulanan cezadan da söz edilmiştir. Kaynak: Arif Tekin, Sümerlerden
İslam’a Kutsal Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.34).
DİPNOTLAR (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Dipnotları)
1. Âyetin ilk cümlesi
şöyle de tercüme edilebilir: “Onun mührü misktir.”
RA'D | GÖK GÜRÜLTÜSÜ
KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ
1. Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni 2. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2) 3. Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler 4. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü 5. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni |