40- CİNLER | CİN (Kitap
Sırası-72)
Şefkatle
merhamet eden Allah’ın adıyla.
1-2. (Ey Muhammed!) De
ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri
vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik
de ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”
3. “Doğrusu Rabbimizin
şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.”
4. “Demek bizim
beyinsiz olanımız, Allah hakkında doğruluktan uzak sözler söylüyormuş.”
5. “Şüphesiz biz,
insanların ve cinlerin Allah hakkında asla yalan söylemeyeceklerini
sanıyorduk.”
6. “Doğrusu
insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların
taşkınlıklarını artırırlardı.”
7. “Gerçekten onlar
da, sizin sandığınız gibi, Allah’ın hiç kimseyi öldükten sonra tekrar
diriltmeyeceğini sanmışlardı.”
8. “Kuşkusuz biz
göğe ulaşmak istedik, fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ışıklarla dolu
bulduk.”
9. “Hâlbuki biz,
(daha önce) göğün bazı yerlerinde gayb haberlerini dinlemek için otururduk.
Fakat şimdi her kim dinlemeye kalkacak olursa, kendini gözetleyen yakıcı bir ışık
bulur.”
10. “Hakikaten biz
bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü istendi, yoksa Rableri onlara bir hayır
mı diledi?”
Not.1 Cinlerin anlatıldığı ayetler: A’raf 179 Cin 8-10, İsra
88, Hicr 17-18, 26-27, En’am 112, 130, Saffat 6-10, Sebe 12 Ahkaf 29-32,
Zariyat 56, Mülk 5, Rahman 14-15, 33.
a) Kuran’da cinlerin anlatıldığı sureler/ayetler epey fazla. Cinlerden söz
ettiği için 28 ayetten oluşan bir surenin adı da “Cin” suresi oluyor.
b) Bir yerde cinlerin Allah’ın
izniyle Süleyman peygamberin emrinde çalıştıkları söyleniyor (Sebe 12).
c) Bir ayette cin ve insanların
yaradılış gayesi Allah’a kulluk etmeleri olarak gösteriliyor (Zariyat 56).
d) Rahman 14-15 ve Hicr
26-27’de insanın ateşte pişirilmiş kupkuru çamurdan, cinin de ateş
korundan/ özünden yaratıldığı ifade ediliyor. Yine Rahman 33’te cin ve insanlara hitaben, “eğer gücünüz varsa yer ve
göklerin dışına çıkın bakalım” diyor.
e) Bir kere cinlere inanmak Muhammed’den önceki toplumlarda yaygındı; bunu
Kur’an da birçok ayetle teyit ediyor:
“Biz her peygambere insan ve cinlerden olan şeytanları düşman kıldık.” (En’am 112) Aynı surenin başka bir
ayetinde, “Ey cin ve insanlar! Size ayetlerimi anlatan, bu gününüzün geleceğini
haber veren peygamberlerim gelmedi mi” (En’am 130) diyerek hem
cinleri, hem de insanları kıyamet günü vereceği cezayla uyarıyor.
f) “Andolsun ki biz -Allah olarak-
çoğu cin ve insanları cehennem için yarattık” (A’raf 179) diyor. Bari “Cehennemi
çoğu cin ve insanlar için yarattık” deseydi neyse. Cümlede önemli bir terslik olduğu açık... Aynı ayetin
devamında, “Bu cin ve insanların
çoğu hayvanlardan da beterdir” anlamında ağır bir ifade kullanılıyor.
g) Açıktır ki Muhammed, insanları etkilemek için daha önce varolan
cin inancını, Kuran’ında bir etki aracı olarak kullanmıştır. Yani
insanların kendisi hakkında, “Mademki cinleri bilip onlar hakkında bu
bilgileri veriyor o zaman Allah’tan görev almış bir peygamberdir...” demelerini
sağlamak için bunları işlemiştir; yoksa bunun başka yorumu olamaz.
h) Şu da önemli ki, madem ki daha önce cinler/şeytanlar göklere
çıkarak meleklerin insanlar hakkında hazırladıkları raporları dinleyip ona
göre yeryüzünde fesat çıkarıyorlardı/karşı
tedbir alıyorlardı ve yine mademki
Muhammed’den sonra onlara artık bu yol kapandı; peki bu
durumda dünyadaki insanların daha rahat
etmeleri gerekirken -zira artık şeytanların ellerinde haber alma
hakkı, istihbari bilgiler edinme imkanı kalmadı ki insanları kötü yola sevk
etsinler- o zaman neden yeryüzünde haksızlıklar/fitne her
gün artarak devam ediyor!
bkz.
Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal
Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.159-162).
11. “Doğrusu içimizde
salih olanlar da var, olmayanlar da. Ayrı ayrı yollar tutmuşuz.”
12. “Muhakkak ki biz
Allah’ı yeryüzünde âciz bırakamayacağımızı, kaçarak da onu âciz
bırakamayacağımızı anladık.”
13. “Gerçekten biz
hidayet rehberini (Kur’an’ı) işitince ona inandık. Kim Rabbine inanırsa, artık
ne hakkının eksik verilmesinden, ne de haksızlığa uğramaktan korkar.”
14. “Kuşkusuz
içimizde müslüman olanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Kim müslüman
olursa, işte onlar doğruyu arayıp bulmuşlardır.”
15. “Hak yoldan
sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.”
16-17. Yine de ki: “Bana
şöyle de vahyedildi: ‘Eğer yolda dosdoğru olurlarsa, mutlaka onlara bol yağmur
yağdırırız ki bununla onları imtihan edelim. Kim Rabbinin zikrinden
(Kur’an’dan) yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.”
18. “Şüphesiz
mescitler, Allah’ındır. O hâlde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk
etmeyin.”
19. “Allah’ın kulu
(Muhammed), O’na ibadet etmek için kalktığında cinler nerede ise (Kur’an’ı
dinlemek için kalabalıktan) onun etrafında birbirlerine geçiyorlardı.
20. De ki: “Şüphesiz
ben ancak Rabbime ibadet ederim ve O’na hiç kimseyi ortak koşmam.”
21. De ki: “Şüphesiz
ben, size ne zarar verebilir ne de fayda sağlayabilirim.”
22. De ki: “Gerçekten
beni Allah’a karşı hiç kimse asla koruyamaz ve yine asla O’ndan başka sığınacak
kimse de bulamam.”
23. “Ancak Allah’tan
gelenleri tebliğ edebilirim ve O’nun vahiylerini açıklayabilirim. Kim Allah’a
ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz onlar için, içinde ebedî kalacakları
cehennem ateşi vardır.”
24. Nihayet
uyarıldıkları şeyi gördüklerinde kimin yardımcısı daha zayıf, kimin sayısı daha
azmış, bilecekler.
25. De ki: “Sizin
uyarıldığınız şey yakın mıdır, yoksa Rabbim ona uzun bir süre mi koyacaktır,
bilemem.”
26. O, gaybı
bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez.
27-28. Ancak seçtiği
resûller başka. (Onlara bildirir.) Fakat O, Resûlün önünde ve arkasında
gözetleyici (melek)ler yürütür ki resûllerin, Rablerinin vahiylerini tebliğ
ettiklerini bilsin. Allah, onların her hâlini kuşatmış ve her şeyi inceden
inceye sayıp dökmüştür.
YÂSÎN | EY İNSAN
KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ
1. Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni 2. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2) 3. Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler 4. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü 5. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni |