ANA SAYFA AÇIKLAMALAR SURELER AYETLER İÇİNDEKİLER MEKKE DÖNEMİ NOTLAR HİCRET NOTLAR MEDİNE DÖNEMİ NOTLAR HZ. MUHAMMED’İN ÖLÜMÜ HZ. MUHAMMED’DEN SONRA SON NOTLAR




            24- YÜZÜNÜ EKŞİTTİ | ABESE (Kitap Sırası-80)


SURE AÇIKLAMASI (Diyanet İşleri Başkanlığı)
Mekke döneminde inmiştir. 42 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “abese” fiilinden almıştır. “Abese”, “yüzünü ekşitti” demektir. Sûrede başlıca, itikat, peygamberlik, Allah’ın kudreti ve kıyamet hâlleri konu edilmektedir.

            Şefkatle merhamet eden Allah’ın adıyla.

1-2.      Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü.1

3.         (Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak,

4.         Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.

5.         Kendini muhtaç hissetmeyene gelince;

6.         Sen, ona yöneliyorsun.

7.         (İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne!

8-10.    Allah’a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun.

Not.1         Abese 1-10: Muhammed henüz Mekke’de iken oluşturduğu surelerde çok ilginç taktikler uygulamış; bunlardan biri de bu.

a)               Bir gün Mekke’nin ileri gelenlerinden Abbas, Umey ve Umeyye bin Halef, Utbe bin Ebi Rabia, Ebu Cehil gibileriyle sohbet ederken âmâ olan İbni Ümmü Mektum kendisinden, “Sana geleni bana da anlat” diyor; ancak Muhammed o an için kendisiyle ilgilenmiyor. Daha sonra Muhammed’in bu ilgisizliğine karşı 51 cümlelik Abese suresinin başlangıç kısmı iniyor ki, Allah bu ayetlerde Muhammed’i (İbni Ümmü Mektum’a ilgi göstermediğinden dolayı) azarlıyor, o âmâya karşı takındığı tavrın yanlış olduğunu belirtiyor.

b)               Abese 7’de geçen, “Öğüt almak istemeyene gelince; onun üzerinde durursun. Onun temizlenmemesinden sana ne” cümlesi çok garip. Çünkü Kur’an’a göre peygamber, insanların imana gelmelerini sağlamak için vardır. Gerekirse bu uğurda savaşı da ilan eder; ama her nedense bu cümlede insanları irşada etme konusunda Kur’an’ın temel yaklaşımına ters düşen bir ifade kullanılmış.

c)               Peki, nedir bu garipliğin hikmeti? Muhammed’in bu taktiğinde iki önemli neden, iki fayda mülahaza edilmiştir.

Birincisi:    İnsanların, “Maşallah Muhammed’in Allah’ı öylesine adildir ki, kendi peygamberi Muhammed bile hata yaparsa affetmez, onu bile azarlar” demelerini sağlamak.

İkincisi:     İki gözünden âmâ olan; fakat çok bilgili, sevilip sayılan ve çevresinde etkili biri olan İbni Ümmü Mektum’un gönlünü almak, bak senin için Allah ayet gönderip beni bile azarlıyor mesajını vermek. Çünkü İbni Ümmü Mektum’u ihmal edip de kendileriyle uğraştığı insanlar nasıl olsa muhaliflerdendi ve onlardan fayda gelmiyordu.

d)               Bu âmânın ne kadar önemli biri olduğuna ilişkin kısa bir ipucu vereyim. Bu şahıs Bilal-î Habeş’den sonra Muhammed’in ikinci müezziniydi, Ayrıca Muhammed Medine’yi terk ettiği durumlarda genelde kendi yerine onu vekil olarak bırakırdı. Nitekim 13 sefer Muhammed’e vekâlet etmişti.

                   Hatta Nisa suresinin ilk inen 95. ayetine haklı olarak itiraz edince, Muhammed burada da Cebrail’in tekrar inip ayette düzeltme yapıldığını belirterek ayetin son şekli şudur deyip cümleyi, İbni Ümmü Mektum’un istediği kalıba getirir.

e)               SANA NE?

                   İşte böylesine etkili biri olduğu için Muhammed, tanrıya mal ettiği “Abese” suresinin ilk ayetlerini bir taktik olarak kullanıyor; ancak bunu yaparken de, (heyecandan olsa gerek) cümlede Kur’an’ın  insanla ilgilenme konusundaki genel bakışına ters gelen“Öğüt almak istemeyene gelince; onun üzerinde durursun. Onun temizlenmemesinden sana ne!” (Abese 7) diye bir ifade kullanıyor.

                   bkz. Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.178-179).

11.       Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur’an) bir öğüttür.

12.       Dileyen ondan öğüt alır.

13-16.  O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir.

Not.1         APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI KELİMELER:

                   Meryem 97, Taha 113, Şuara 193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf 2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde) Kur’an;

                   Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik” diyor. Bir yerde;

                   Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor! (Şuara 198-199). Bir yerde;

                   Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).

Oysa;        bu ayetlerin (Abese 15, Cuma 5) Arapçasında geçen;

                   SEFERETÜNkelimesi Arapça değildir.

                   Nebatice’dir, “okuryazar kitlesi” anlamına gelir. Kur’an’da da “kâtipler” anlamında kullanılmıştır. Başka yerde değinilen “Esfar” kelimesiyle hem harfler itibariyle, hem de anlam bakımından aynı olduğu için, bunların aynı dilden geldiği (Süryanice) de söylenebilir (Arapça karşılığı bulunmasına rağmen başka dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).

                   bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.288).

17.       Kahrolası (inkârcı) insan! Ne nankördür o!

Not.1         ŞAİR KAYS: Bu ayetteki “Kahrolası insan, ne kadar da nankör­dür cümlesi harfiyen şair İmr-ül Kays’tan alınmıştır.

                   Bu şair Hz. Muhammed’den yaklaşık 30 yıl önce vefat etmiştir. Kendisi 540’ta vefat etmiş, Muhammed ise 571’de dünyaya gelmiştir.

                   Bu şairden harfiyen alınan diğer cümleler ve şiirlerinden benzer alıntılar için...

                   ...bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.42-43).

18.       Allah, onu hangi şeyden yarattı?

19.       Az bir sudan (meniden). Onu yarattı ve ona ölçülü bir şekil verdi.

20.       Sonra ona yolu kolaylaştırdı.

21.       Sonra onu öldürdü ve kabre koydu.

22.       Sonra, dilediği vakit onu diriltir.

23.       Hayır, hayır o, Allah’ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.)

24.       Her şeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın!

25.       Gerçekten biz, yağmuru bol bol yağdırdık.

26.       Sonra toprağı, iyiden iyiye yardık!

27-32.  Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.

Not.1         Tur dağı ayetleri: Abese 29, Kaf 10, Kamer 20, Yasin 34, Meryem 23, 25, Taha 71, Şuara 148, İsra 91, En’am 99, 141, Kehf 32, Nahl 11-67, Mü’minun 19, Tur 1, Hakka 7, Rad 4, Rahman 11, 68, Bakara 266.

                   Zeytin ismi geçen ayetler: Abese 29, Tin 1, En’am 99-141, Nahl 11, Nur 35

a)               Hz. Musa’nın zaman zaman Tur dağına/Tur-i Sina’ya çıkıp Allah’la konuşması, Kuran’da sıkça kullanılan konular arasındadır (yukarıdaki ayetler).

b)               Yine Hz. İsa’nın sıkça “Yeruşalime’ye yakın zeytinlik dağına çıkıp oradaki mabette halka, arkadaşlarına bilgi verdiği” İncil’de anlatılmaktadır (Matta 21/1, Markos incili, 13/3-28, 11/27, 14/26).

c)               Bu arada incir ağacının da hikâyesi hem Tevrat’ta (Tekvin, 3/7), hem  İncil’de (Markos, 13/28), hem de Kuran’da (Araf, 22.ayet) anlatılmaktadır.

d)               İşte Muhammed, incir-zeytin ve Tur dağıyla ilgili eski mitolojik inançları kendi Kuran’ında işlemiştir/ tabir caizse onlara Kuran’da kadro açmıştır. Hatta bir sureye “İncir” (Tin) birine de “Tur” ismi takmıştır. Sadece isim takmakla kalmamış; aynı zamanda tanrı bunlara daha da önem vererek bunların başına yemin de etmiştir kendi Kuran’ında. İncir suresinin hemen ilk başında “And olsun incire, zeytine, Tur’i Sina’ya ve bu güvenli şehre (Kâbe’ye)” diye yemin ediyor.

e)               Muhammed incir olsun, zeytin olsun, tur dağı olsun bunları topluma karşı bir etki aracı, söylediklerine inandırıcılık kazandırmak amacıyla kullanmıştır. Bunun başka izah tarzı zaten olamaz.

f)                İnsanlar yanımda muhteremdir; ancak bir sistem yanlışsa onu söylemek, eleştirmek bir insanlık görevidir. Ben hiç kimsenin ezilmesini istemiyorum. Bu arada en çok ezilenin de, dinlerden medet bekleyen kişiler oldukları bir gerçektir. Dolayısıyla, benim bu doğruları söylemekle en fazla Müslümanlara faydalı olacağım da bilinmeli.

                   bkz. Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.149-150)

Not.2         APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI KELİMELER:

                   Meryem 97, Taha 113, Şuara 193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf 2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde) Kur’an;

                   Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik” diyor. Bir yerde;

                   Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor! (Şuara 198-199). Bir yerde;

                   Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).

Oysa;        bu ayetin Arapçasında geçen;

                   EBBENkelimesi Arapça değildir.

                   Mağrip dilinden alınmıştır, “kuru ot, haşhaş” anlamına gelir. Kur’an’da tanrının nimetleri arasında geçiyor ve “otlak-çayır” anlamına geliyor (Arapça karşılığı bulunmasına rağmen başka dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).

                   bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.287-288).

33-37.  Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.

38.       O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,

39.       Gülerler, sevinirler.

40.       O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.

41.       Onları bir siyahlık bürür.

42.       İşte onlar, kâfirlerdir, günaha dalanlardır.

Not.1         KUR’AN’DA EKSİK ya da FAZLA AYETLER, FARKLI KUR’AN NÜSHALARI ve FARKLI NÜSHALARIN İMHASI:

                   Beni Esed kabilesinden bir heyet Muhammed’e gelir. Hz. Muhammed, onlardan A’la b. Hadremi adındaki kişiden sorar, “Kur’an’dan bildiğin bir şey var mı” diye. Adam “evet” deyince Hz. Muhammed, “o zaman oku bakalım” der. Hadremi başlar Abe­se suresini okumaya ve sonunda, şu an Abese’de yazılı olmayan bazı ek cümleler de okur.

                   Muhammed bu “kadar yeter” der. Ama “son okudukların ayet değildirdemez.

                   bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.220).

Sonuç:       İşte nüshalar arasındaki fark böylece hem fazla, hem de herkes “benimki doğrudur” deyince, halife Osman olaya el koyuyor ve yeni bir nüsha ortaya çıkarıp kalanları imha ediyor.                (pdf-s.132).

                   İmam Malik’e göre Osman’dan kalma olduğu iddia edilen ve şu an mevcut bulunan Kur’an da orijinal değildir; zaman­la değişime uğramıştır.                                                                           (pdf-s.200).

ayrıca;      KUR’AN’DA EKSİK ya da FAZLA AYETLER, FARKLI KUR’AN NÜSHALARI ve FARKLI NÜSHALARIN İMHASI:

                   için bkz. (Hicr 9, Not.3) ve İLGİLİ HADİSLER için bkz. (Hicr 9, Not.4)

ayrıca;      ZALİM HACCAC’IN KUR’AN’DA YAPTIĞI DEĞİŞİKLİKLER: için bkz. Tekvir 24, Şuara 116, 167, Yunus 22, Yusuf 45, Zuhruf 32, Mü’minun 85-86, 89, Bakara 259, Muhammed 15, Maide 48, Hadid 7.

ayrıca;      Konuyla ilgili bu bilgiler Süyuti Kaynaklarında da vardır. Süyuti’den derlenen 40 benzer not için...

                   bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.219-232).





DİPNOTLAR (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Dipnotları)

1.     Hz.Peygamber, İslâm hakkında kendisinden bilgi almaya gelen kibirli bazı müşrik liderleriyle görüşürken sahabilerden gözleri görmeyen Abdullah b. Ummi Mektûm gelerek, “Ya Resûlullah, bana öğüt ver” demişti. Hz. Peygamber çok meşgul olduğu için yüzünü ekşitip öteye dönmüş, yanındakileri dinlemeye devam etmişti. İşte bu sûre bu olay üzerine inmiştir.



Sonraki sure
KADR | KADİR, ŞEREF




KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ

1.      Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni

2.      Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2)

3.      Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler

4.      Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü

5.      Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni





SURELER (NÜZUL SIRASI)

Free Web Hosting