21- İNSANLAR | NÂS (Kitap
Sırası-114) [Medine]
Şefkatle
merhamet eden Allah’ın adıyla.
1-6. De ki: “Cinlerden
ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin
kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına
sığınırım.”
Not.1 Sihirbazlıkla
ilgili ayetler: Felak 4, Nas 2,
A’raf 117, Taha 69, Şuara 45-46, Bakara 102, Mücadele 10.
a) Kuran’daki sihirbazlık
hikâyelerinin kökeni Sümerlerdir. Sümerlerde
bir insan başkasını sihirbazlıkla itham
ederse, töhmet altında olan kişi nehre atılır; eğer suyun üstüne çıkarsa,
bu iddia yalandır.” Ur-Nammu kanunlarına göre (md.10) iftiracıya para cezası verilir, Hammurabi kanunlarına göre (md.2) ise
hem iftiracının malı iftira edilene
verilir, hem de iftira eden
kişi idam edilir.
Kuran’da en çarpıcı örnek Bakara 102. ayetidir.
b) Muhammed, “Sihirbazlık yapan
kişiyi bir kılıç darbesiyle öldürün” demiştir. Hatta Muhammed’in
hanımlarından halife Ömer’in kızı Hafsa’ya bir
cariyesi sihir yaptığı için idam edilmiştir.
c) Halife Ömer, Muaviye oğlu Cez’a,
“Kim sihirbazlık yaparsa öldürün”
talimatını verince, sadece bir günde üç sihirbaz öldürülüyor.
Halife Ömer, halife Osman, İbni Ömer, Muhammed’in hanımlarından Hafsa, Cündüb
bin Abdullah, Cündüb bin Kab, Kays bin Sad, Ömer bin Abdülaziz, Ebu Hanife ve
İmam Malik gibileri, “sihirbazın cezası
idamdır” demişlerdir.
d) Muhammed tarafından kendisine
cennet müjdesi verilen 10 kişiden biri olan Sad bin Ebi Vakkas, Muhammed’in “kim sabahleyin hurmanın bir çeşidi
olan Acve’den yedi tane yese o gün ne
büyü, ne de zehir onda etki yapmaz; yiyen kişi o gün çeşitli
tehlikelerden korunmuş olacak” dediğini aktarıyor. Bu hadis, Diyanet işleri
başkanlığınca tercüme edilen Tecrid-i Sarih’te de geçiyor.
e) Bu konuda şu hadis de çok
önemli: Muhammed, “Arkadaşlar! Dün gece, namazımı bozmak için bir cin bana camide saldırdı.
Onu yakalayıp cami direğine bağlamak istedim; ancak benimle Allah arasında
kalsın dedim ve bağlamaktan vazgeçtim. Eğer bağlasaydım siz sabahleyin
camiye giderken onu bağlı olarak görmüş olurdunuz” diyor.
f) Benzer hadislere
inanılsaydı bugün tıbbın bu aşamaya gelmesi mümkün olabilir
miydi? Neymiş; insan her sabah yedi tane hurma yeseymiş çeşitli
hastalıklardan, belalardan korunmuş olacakmış!
g) Acaba Muhammed neden inandırıcılığı olmayan bu
gibi yöntemlere (zaman zaman) başvuruyordu ki, nedir bunun hikmeti?
Bunun tek bir yanıtı vardır. Muhammed kendi kerametini göstermek için, o zaman
kendilerine inanılan -cin, şeytan gibi- şeyleri bir taktik olarak, etki aracı olarak kullanmıştır; bu
bilinçli bir tercihtir.
h) Olayın masal boyutu bir
yana, kendi içinde çelişkileri vardır; özet
halinde birkaçını sunayım:
i) Bakara 102’de Hz. Süleyman zamanındaki bir hadiseden
söz edilirken, “İnsanlara sihir öğreten
şeytanlar, Allah’ın izni olmadan kimseye zarar veremezler/hiçbir etkileri
olamaz...” diyor.
Yine Mücadele 10’da Allah’ın izni olmadan şeytanlar (değil
ki peygambere) normal bir Müslüman’a bile zarar veremezler diyor. Hatta
Kur’an’ın birçok yerinde (A’raf 117, Taha 69, Şuara 45-46
vd) Musa ile çeşitli sihirbazlar arasında yaşanan mücadelede kendisinin
galip geldiği; karşı tarafınsa mağlup olup ona hiçbir zarar
veremediği belirtiliyor.
j) Muhammed’in, “Sihir malzemesinin atıldığı kuyunun
etrafındaki ağaçların dalları bu malzeme nedeniyle şeytan kafası gibi olmuştu,
bundan dolayı o kuyunun suyu bulanık hale gelmişti” açıklamasının bir
izahı olabilir mi! Acaba
Muhammed’in kendisine inandığı şeytanın kafası nasılmış ki ağaçların dallarını
da ona benzetiyor!
k) İşin ilginç yanı, bu olayın Kur’an’da anlatılmış olmasıdır. Muhammed’in başına gelen bu sihir belası
nedeniyle Kur’an’dan “Felak”
ve “Nas” surelerinin indiği, birçok tefsir, sebeb-i nuzul ve hadis kaynaklarında yazılı. Başka kaynağa gerek yok;
ayet zaten bu olaya değiniyor.
Allah, Felak 4’te “Ey
Muhammed! Düğümlere üfürenlerin (üfürükçülerin) şerrinden Allah’a sığınırım
de!” anlamında Muhammed’e emir veriyor.
Herhalde Kur’an’ın Allah’ı
durup dururken Muhammed’e böyle bir talimat vermez; bunun, konuyla
ilgisi olduğu belli. Muhammed’in sihirden etkilendiğini anlatan Ayşe,
Muhammed’le Medine döneminde evlenmiştir. Onun bu sözlerinden, bu dönemde
de Muhammed’in bu hastalığının (din mantığından hareketle) devam
ettiği ortaya çıkıyor. Hâlbuki bu beladan kurtulabilmesi için bir nevi
reçete gibi gönderilen “Felak”
ve “Nas” sureleri, Mekke döneminde
inmiştir. İşin mantıksal yanı bir tarafa; tarihi olaylar da gösteriyor
ki, inen bu ayetlerin
Muhammed’e şifa oldukları iddiası doğru değildir. Bir de Ayşe,
“Muhammed kendi hanımlarıyla yattığı halde ‘Hayır; yatmadım’ diyordu” hadisini
aktarırken, çok önemli bir ipucu daha veriyor. O da şu: Muhammed’in birden
fazla kadınla evliliği ancak Medine döneminde gerçekleşmiş. Bu
durumda, Mekke’de inen “Felak”
ve “Nas” surelerinin kendisine yarar sağlamadığı çok açık. Sonuç
olarak, olayın akıldan
uzaklığı bir yana; kendi içinde çelişkileri olduğu göz ardı edilmemeli.
bkz.
Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal
Kitaplar ve Dinler, (pdf-s.121-127).
Not.2 KUR’AN’DA EKSİK ya da FAZLA AYETLER,
FARKLI KUR’AN NÜSHALARI ve FARKLI NÜSHALARIN İMHASI: Felak ve Nas
sureleri: İbn-i Mesut’un Kur’an nüshasında bir kere Felak ve Nas sureleri yoktu, kendisi bunları Kur’an’dan
saymıyordu. Ona göre Kur’an sureleri
112 idi; onun yanında Felak
ve Nas sureleri bir nevi dua gibiydi. Kendisi bu iki sure hakkında, “Hz. Muhammed bunları zaman zaman torunları
Hasan ve Hüseyin için dua niyetiyle okuyordu, bunlar Kur’an sureleri değil; ancak güzel birer duadır. Sakın Kur’an’ı
yazarken bunları eklemeyin” diyor.
İbn-i Mesut gibi önemli bir sahabi Felak ve Nas surelerini
Kur’an’dan saymamış.
Ayrıntılar ve konuya ilişkin geniş İslami kaynak listesi için...
...bkz.
Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an
(Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.126-127).
Not.3 KUR’AN’DA EKSİK ya da FAZLA AYETLER, FARKLI
KUR’AN NÜSHALARI ve FARKLI NÜSHALARIN İMHASI: Felak ve Nas sureleri:
Aslında
İbn-i Mesut, Nas ve Felak surelerinde de haklı görünüyor. Çünkü bir kere bu iki surede olumlu, mantıklı ve yararlı bir mesaj
yoktur. Felak suresinde, “De ki ben Allah’ın yarattığı şer olan
şeylerden, karanlık bastığı zaman gecenin şerrinden, üfürükçülerin şerrinden ve
haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden sabahın yaratıcısı Rabbe/Allah’a
sığınırım” deniliyor. Nas suresinde ise, “De ki, ben kalplere sinsice
şüphe düşüren ins ve cin olan şeytanın şerrinden insanın rabbine, malikine
(sahibine) ve ilahına sığınırım” deniliyor. Ancak sağ olsun Edison formül
buldu, gece ile gündüz hemen hemen aynı ve eğer gece tehlikeyse, böylece bu
tehlike ortadan kalkmış oldu. Nas suresinde ins ve cin olan şeytanın şerrinden
söz ediliyor. Burada da, bana sığının, deniliyor. İnsanların rabbi, insanların
sahibi, insanların ilahı şeklinde sıralanıyor.
bkz.
Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an
(Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.128-129, 226).
Sonuç: İşte
nüshalar arasındaki fark böylece hem
fazla, hem de herkes “benimki
doğrudur” deyince, halife
Osman olaya el koyuyor ve yeni
bir nüsha ortaya çıkarıp kalanları
imha ediyor.
(pdf-s.132).
İmam Malik’e göre Osman’dan kalma olduğu iddia edilen ve şu an mevcut bulunan Kur’an da orijinal
değildir; zamanla değişime
uğramıştır.
(pdf-s.200).
ayrıca; KUR’AN’DA EKSİK ya da FAZLA AYETLER,
FARKLI KUR’AN NÜSHALARI ve FARKLI NÜSHALARIN İMHASI:
için bkz. (Hicr 9, Not.3) ve İLGİLİ HADİSLER için bkz. (Hicr 9, Not.4)
ayrıca; ZALİM HACCAC’IN KUR’AN’DA YAPTIĞI
DEĞİŞİKLİKLER: için bkz. Tekvir 24, Şuara 116, 167, Yunus 22, Yusuf
45, Zuhruf 32, Mü’minun 85-86, 89, Bakara 259, Muhammed 15, Maide 48, Hadid 7.
ayrıca; Konuyla
ilgili bu bilgiler Süyuti
Kaynaklarında da vardır. Süyuti’den
derlenen 40 benzer not için...
bkz.
Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an
(Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.219-232).
İHLÂS | (Dine) İÇTENLİKLE BAĞLAN
KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ
1. Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni 2. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2) 3. Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler 4. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü 5. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni |