7- DÜRMEK | TEKVÎR (Kitap
Sırası-81)
Şefkatle
merhamet eden Allah’ın adıyla.
1. Güneş, dürüldüğü
zaman,
Not.1 “APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI
KELİMELER:
Meryem 97, Taha 113, Şuara
193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf
2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde)
Kur’an;
“Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik”
diyor. Bir yerde;
“Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor!
(Şuara 198-199). Bir yerde;
“‘Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o
kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).
Oysa; bu
ayetlerin (Tekvir 1, Zümer 5 -iki kez-) Arapçasında geçen;
“KÜVVİRET” kelimesi
Arapça değildir.
Farsça’dır, Pehlevicede “dürülmek”
anlamına gelir (Arapça karşılığı bulunmasına rağmen başka dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o dilde anlatılan/yazılan
hikâyedir).
bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın
Kökeni -2), (pdf-s.281).
2. Yıldızlar,
bulanıp söndüğü zaman,
3. Dağlar,
yürütüldüğü zaman,
4. Gebe develer salıverildiği
zaman.1
5. Yaban hayatı
yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar toplandığı zaman,
6. Denizler
kaynatıldığı zaman,
Not.1 “APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI
KELİMELER:
Meryem 97, Taha 113, Şuara
193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf
2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde)
Kur’an;
“Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik”
diyor. Bir yerde;
“Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor!
(Şuara 198-199). Bir yerde;
“‘Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o
kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).
Oysa; Kur’an’da
sekiz yerde geçen (Arapçasında);
“YENİM”
kelimesi Arapça değildir.
İbranice’dir ve “deniz” demektir, Kur’an’da da “deniz-ırmak”
anlamında kullanılmıştır. Nebatice’dir ve Süryanice’dir diyenler de var (Arapça
karşılığı bulunmasına rağmen başka dilden alınmıştır. Çünkü kaynak o dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).
bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni
-2), (pdf-s.272).
7. Ruhlar
(bedenlerle) eşleştirildiği zaman.2
8-9. Diri diri gömülen
kız çocuğunun, hangi günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
10. Amel defterleri
açıldığı zaman,
11. Gökyüzü
(yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,
12. Cehennem
alevlendirildiği zaman,
13. Cennet
yaklaştırıldığı zaman,
14. Herkes önceden
hazırlayıp getirdiği şeyleri bilecektir.
15-16. Andolsun, bir
görünüp bir sinenlere, akıp gidip kaybolanlara,
17. Andolsun,
yöneldiği zaman geceye,
18. Andolsun,
aydınlandığı zaman sabaha ki,
19-21. O (Kur’an),
şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce)
itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.
22. (Ey Kureyşliler!)
Sizin arkadaşınız (Muhammed) bir deli değildir.
Not.1 VARAKA: Nun 2, 51, Tekvir 22, Furkan 5, Neml 68,
Nahl 103, Enfal 31, Tevbe 61:
Hıristiyan asıllı Varaka b. Nevfel, hem Hz. Muhammed’in
soyundandı, hem de Hz. Hatice’nin amcaoğluydu. Birçok dini biliyordu, bilge bir adamdı. İslami kaynaklarda “Hem
Arapça, hem de İbranice/Süryanice bildiği, Tevrat konusunda iyi bir uzman
olduğu ve kendisinin Hıristiyan olduğu, İncil’in Arapçaya çevirisini yaptığı” ifade ediliyor. Varaka ölünce Hz. Muhammed’e vahiy gelmiyor/kesiliyor.
Vahyin kesildiğine dair ayet de var. Duha suresi hemen
başta bunu açıklıyor. Öyle ki, Hz. Muhammed Varaka’nın ölümünden sonra
oluşan bu boşluk ve vahyin kesilmesi nedeniyle, defalarca dağa çıkıp intihar etmek istiyor; ancak her seferinde
Cebrail gelip onu yatıştırıyor, onu intihar etmekten vazgeçiriyor. Buhari’de ve
başka birçok kaynakta anlatılan bu bilgiler anlamlı. Şöyle ki, Varaka’nın ölümü
üzerine Muhammed’in çok üzülmesi, onun ölümüyle birlikte vahyin uzun süre
gelmemesi ve kendisinin sık sık dağa çıkıp intihara kalkışması, hatta zaman zaman
geceleri uyuyamaması, az önce de belirtildiği gibi vahye ara verilmesi sonucu
bazılarının ona, ‘Ey Muhammed, bakıyoruz
senin şeytanın bu günlerde artık sana bilgi iletmiyor/vahiy getirmiyor’ demesi aslında dikkate değer
açıklamalardır. Bir de zaten ona inanmayan o günün
insanları, ‘Muhammed’in söyledikleri,
hep eskilerin masallarıdır. Arkadaşlarından birilerine yazdırıyor...’ gibi
sözleri hep söylerlerdi. Çoğu, Hz. Muhammed’in anlattıklarını boş
buluyorlardı.
Bütün bunlar yukarıdaki gibi ayetlerde de anlatılmaktadır.
Kaynak: Arif Tekin, Bilinmeyen
Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.35-36).
23. Andolsun o,
Cebrâil’i apaçık ufukta gördü.
24. O, gayb hakkında
cimri değildir.3
25. Kur’an, kovulmuş
şeytanın sözü değildir.
26. (Hâl böyle iken)
nereye gidiyorsunuz?
27-28. O, âlemler için,
içinizden dürüst olmak isteyenler için, ancak bir öğüttür.
29. Âlemlerin Rabbi
olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.
Not.1 ZALİM HACCAC’IN KUR’AN’DA YAPTIĞI
DEĞİŞİKLİKLER: Tekvir 24, Şuara 116, 167, Yunus 22, Yusuf 45, Zuhruf
32, Mü’minun 85-86, 89, Bakara 259, Muhammed 15, Maide 48, Hadid 7:
Gaddarlığıyla tarihe geçen Haccac b. Yusuf (halk tabiriyle Haccac-ı Zalim) Kur’an’ın on bir-on iki
yerinde (yukarıdaki ayetlerde) değişiklik yapmıştır.
Haccac b. Yusuf’un oynama yaptığı, değiştirdiği iddia edilen
ayetleri aşağıya alıyorum:
Kitab-üI Mesahif, İbn-i Ebu Davud Sicistani,
1/280, no: 142 ve devamı. Bakara 259'da geçen ‘Iem yelesemeh’ kelimesinde aslında son harf olan (h) yoktur. Maide 48’de geçen 'Şir'aten' kelimesi, aslında 'Şeriaten'
imiş; ama Haccac değiştirmiş. Yine Yunus
22’de geçen 'Yüseyyirukum'
aslında 'Yünşiruküm' biçimindeymiş. Yusuf 45’te geçen 'Ünebbiukum' kalıbı, aslında 'Afiktim'
şeklindeymiş. Mü'minun 85, 86 ve 89’da
'Lillafı' geçiyor. Bunlar da aslında
'Allah' şeklinde yazılıymış. Şuara 116’da
Nuh hakkında geçen 'Meretimin'
aslında 'Muhrecin' imiş. Yine Şuara 167’de Lut hakkında kullanılan 'Muhrecin' kelimesi, aslında 'Meretimin' şeklindeymiş. Zuhruf 32’de geçen, 'Maişet' kelimesi de aslında 'Meayiş' biçimindeymiş. Muhammed 15’te geçen ‘Âsin' kelimesi, aslında 'Yasin' şeklindeymiş. Hadid 7’de 'Enfiku' kelimesi de aslında 'İttekav'
biçimindeymiş. Tekvir 24’de geçen 'Denin' kelimesi de aslında 'Zenin' şeklindeymiş.
Tüm bunları Haccac b. Yusuf değiştirmiştir. Bir iş ki bu adam da ona bulaşmışsa
düşünmek lazım.
bkz.
Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an
(Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.217-218).
Not.2 ZALİM HACCAC HAKKINDA KISA BİR BİLGİ:
Kendisi (h. 41-95) yılları arasında yaşamış. Aslen Sakif kabilesinden olup Emevilerin en zalim valilerindendir.
En çok Emevi sultanı Mervan b. Hakem döneminde yıldızı parlamış. Tabi ki o da
Emevilerin sadık bir adamıydı. O sıralar halifelik davasında bulunan Zübeyr b.
Avam’ın oğlu Abdullah, Mekke’ye yerleşiyor (ki bu adam aynı zamanda Kur’an’ı
kitap haline getiren dört kişilik komisyonun bir üyesiydi). Abdullah’a muhalif
olan Haccac Mekke’yi ablukaya alıyor, sonunda Abdullah katledilince Haccac onun
vücudunu parçalara ayırıp Emevi lideri Mervan b. Hakem’e gönderiyor.
Tarihi
kaynaklar, Haccac’ın yüzbinlerce insanı katlettiğini, onbinlercesini
hapsettiğini, hatta tutuklular arasındaki otuz bin kişinin sadece kadın
olduğunu yazıyorlar.
Meşhur Ömer b. Abdülaziz onun hakkında “Dünyadaki her toplum kendi kötü adamıyla ortaya çıksa, biz de Haccac’la
çıksak, kesinlikle kötülükte şampiyon oluruz” diyor.
Yine
aynı Ömer “Velit Şam’da halife, Haccac Irak’ta vali,
onun kardeşi Yemen valisi, Osman b. Hayyan Hicaz bölgesinden sorumlu ve Kurre
de Mısır’da idareci olursa, demek ki dünya zulümle dolmuştur” diyor.
Haccac hicri 74. yılında Medine’ye
gidince çoğu sahabilere hakaret ediyor. Bunlar arasında meşhur olanları
da var. Mesela Enes b. Malik, Sehl b. Sa’d ve Cabir b. Abdullah gibi.
Süleyman
b. Abdülmelik görevi devralınca, Haccac’ın zindanlara
attığı insanlardan, yalnız bir
günde 81 bin kişiyi tahliye ediyor.
En korkutucu bilgileri, Tarih-i Hamis yazarı ve Mesudi yazmışlardır.
Katlettiği insanların sayısı hakkında çok yüksek rakamlardan, mesela 170 bin ölü ve tutuklu sayısından söz
ediliyor. Tabi ki o zaman insan nüfusu bugünkü kadar fazla değildi.
Dolayısıyla o zaman için bu sayı çok
yüksek bir rakam.
Süyuti
gibi biri Kur’an’ın orijinal olmadığına ilişkin bu kadar bilgi sunmuşsa, artık gerisini düşünmek lazım.
bkz.
Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an
(Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.218-219).
DİPNOTLAR (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Dipnotları)
1. Kur’an’ın ilk hitap
ettiği toplumda gebe develer en kıymetli mallardı ve onlara gözleri gibi
bakarlardı. Âyette, Kıyamet gününün dehşeti içinde insanların en kıymetli
mallarından bile vazgeçip terk edecekleri gerçeğine işaret edilmektedir.
2. Bu âyet, “Nefisler
eşleştirildiği (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya getirildiği)
zaman” şeklinde de meâllendirilebilir.
3. Âyette, Hz.
Peygamberin vahiy yoluyla aldığı bilgileri, hiçbir şey saklamadan, olduğu gibi
tebliğ ettiği ifade edilmektedir.
A'LÂ | EN YÜCE
KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ
1. Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni 2. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2) 3. Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler 4. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü 5. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni |