76- DAĞ (TANRI ELÇİSİ MÛSÂ HİKÂYESİ)
| TÛR (Kitap Sırası-52)
Şefkatle
merhamet eden Allah’ın adıyla.
1-7. Tûr’a, yayılmış
ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba, “Beyt-i Ma’mur”a1,
yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize andolsun ki, şüphesiz Rabbinin azabı
mutlaka gerçekleşecektir.
Not.1 Tur dağı ayetleri: Abese 29, Kaf 10, Kamer 20, Yasin 34,
Meryem 23, 25, Taha 71, Şuara 148, İsra 91, En’am 99, 141, Kehf 32, Nahl 11-67,
Mü’minun 19, Tur 1, Hakka 7, Rad 4, Rahman 11, 68, Bakara 266.
Zeytin ismi geçen ayetler: Abese 29, Tin 1, En’am 99-141,
Nahl 11, Nur 35
a) Hz. Musa’nın zaman zaman Tur dağına/Tur-i Sina’ya çıkıp Allah’la
konuşması, Kuran’da sıkça kullanılan konular arasındadır (yukarıdaki
ayetler).
b) Yine Hz. İsa’nın sıkça “Yeruşalime’ye yakın zeytinlik dağına çıkıp oradaki mabette halka, arkadaşlarına bilgi
verdiği” İncil’de anlatılmaktadır
(Matta 21/1, Markos incili, 13/3-28, 11/27, 14/26).
c) Bu arada incir ağacının da hikâyesi hem Tevrat’ta
(Tekvin, 3/7), hem İncil’de
(Markos, 13/28), hem de Kuran’da
(Araf, 22.ayet) anlatılmaktadır.
d) İşte Muhammed, incir-zeytin ve
Tur dağıyla ilgili eski mitolojik
inançları kendi Kuran’ında işlemiştir/ tabir caizse
onlara Kuran’da kadro açmıştır. Hatta
bir sureye “İncir” (Tin) birine de “Tur” ismi takmıştır. Sadece isim
takmakla kalmamış; aynı zamanda tanrı
bunlara daha da önem vererek bunların başına yemin de etmiştir kendi
Kuran’ında. İncir suresinin hemen ilk başında “And olsun incire, zeytine, Tur’i Sina’ya ve bu güvenli şehre
(Kâbe’ye)” diye yemin ediyor.
e) Muhammed incir olsun, zeytin olsun, tur dağı olsun bunları topluma karşı bir etki aracı,
söylediklerine inandırıcılık kazandırmak
amacıyla kullanmıştır. Bunun başka izah tarzı zaten olamaz.
f) İnsanlar yanımda muhteremdir; ancak bir sistem yanlışsa onu
söylemek, eleştirmek bir insanlık görevidir. Ben hiç kimsenin
ezilmesini istemiyorum. Bu arada en çok
ezilenin de, dinlerden medet bekleyen kişiler oldukları bir gerçektir.
Dolayısıyla, benim bu doğruları
söylemekle en fazla Müslümanlara
faydalı olacağım da bilinmeli.
bkz. Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve
Dinler, (pdf-s.149-150)
Not.2 ŞAİR KUSS BİN SAİDE: Enbiya 32, Tur 5: Bu ayetlerdeki “gökyüzünün korunmuş bir tavan gibi yaratıldığı” teması şair Kuss bin Saide’den alınmıştır.
Bunu bizzat Hz. Muhammed kendisi anlatıyor: “Bir gün ben onu Ukaz panayırında gördüm,
kırmızı bir deve üzerindeydi ve halka hitaben çok hararetli, ilginç bir konuşma
yaptı. Onun o günkü konuşmasını hiç unutamıyorum.” diyor ve bu cümle dahil
diğer konuşmalarını anlatıyor.
Bu cümleler daha sonra ayet olarak kullanılmıştır.
Bu şair miladi 600’de vefat ederken henüz Muhammed peygamberlik iddiasında bulunmamıştı; bundan on yıl sonra peygamber oluyor. Kuss, konuşmasının başında,
giden bir daha gelmiyor, yaratılması gereken de sürekli yaratılıyor. Gidenler
halinden memnunlar mı ki sesleri çıkmıyor veya unutuldular mı bilemiyorum, diyor.
Kuss’un, gökte haber var, yerde ibret
var sözünden sonra, Muhammed onun bazı önemli açıklamalarını o gelen heyete
anlatıyor.
Kuss
Hıristiyan’dı;
ancak arayışlar içindeydi, yeni bir
din peşindeydi. Daha doğrusu “ben
peygamberim, bana vahiy geldi” demeye hazırlanıyordu. Ancak yaşlıydı ömrü buna yetmedi.
Demek ki o zaman ben peygamberim fikri bir kültür gibiydi.
Bunu iyi yürüten, başaran kendini ilan ederdi. Müseyleme ve Tuleyha
gibileri de o dönem peygamberliğini
ilan edenler arasındaydı.
Bu şairden alınan diğer cümleler ve şiirlerinden benzer alıntılar
için...
...bkz.
Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an
(Kur'an'ın Kökeni -2), (pdf-s.46-50).
Not.3 “APAÇIK ARAPÇA” KUR’AN’DA YABANCI
KELİMELER:
Meryem 97, Taha 113, Şuara
193-195, 198-199, Yusuf 2, En’am 92, Zümer 28, Fussilet 3, 44, Şura 7, Zuhruf
2-3, Duhan 58, Ahkaf 12, Nahl 103, İbrahim 4, Rad 37: Bu ayetlerde (16 yerde)
Kur’an;
“Biz Kur’an’ı iyice anlayasınız diye apaçık Arapça indirdik”
diyor. Bir yerde;
“Arapça bilmeyene indirseydik, yine inanmazdı” diyor!
(Şuara 198-199). Bir yerde;
“‘Kur’an’ı bir insan öğretiyor’ dediklerini biliyoruz, o
kimsenin dili yabancıdır” diyor (Nahl 103).
Oysa; bu
ayetlerde (Tin 2, Meryem 52, Taha 80, Kasas 29, 46, Müminun 20, Tur 1, Bakara
63, 93, Nisa 154) geçen;
“TUR” kelimesi
Arapça değildir.
Süryanice’dir, “dağ”
anlamına gelir. Ayrıca Nebatice, Aramice, İbrabice’den geldiğini söyleyenler
de vardır. Kur’an’da dokuz yerde geçiyor (Arapça karşılığı bulunmasına rağmen
başka dilden alınmıştır. Çünkü kaynak
o dilde anlatılan/yazılan hikâyedir).
bkz. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın
Kökeni -2), (pdf-s.276).
8. Onu geri
çevirecek hiçbir şey yoktur.
9. O gün gök
şiddetle sallanıp çalkalanır.
10. Dağlar yürüdükçe
yürür.
11-12. İşte o gün, içine daldıkları
dünya zevki içinde eğlenip oyalanan yalanlayıcıların vay hâline!
13-14. Cehennem ateşine
itilip atılacakları gün onlara, “İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir”
denilir.
15. “Bu Kur’an mı bir
büyü imiş, yoksa siz mi (gerçeği) göremiyormuşsunuz?”
16. “Girin oraya.
İster dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir. Size ancak yapmakta
olduğunuzun karşılığı veriliyor.”
17-18. Şüphesiz Allah’a
karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve
mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları
cehennem azabından korumuştur.
19-20. Onlara, “Dünya’da
yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak
afiyetle yiyin için” denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir.
21. İman eden ve
nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların
nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey
eksiltmeyiz. Herkes kazandığı karşılığında rehindir.
22. Onlara canlarının
istediği meyve ve etten bol bol verdik.
23. Orada, (içilince)
boş söz söyletmeyen, günah işletmeyen dolu bir kadehi elden ele dolaştırırlar.
24. Hizmetlerine
verilmiş, kabuğunda saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar.
Not.1 Kuran’da
“Gılman” diye adlandırılan ve
ahirette cennet ehline servis yapacak olanlar hakkında aşırı derecede
tekrar vardır (Vakıa 17-18, Tur 24, İnsan 19). bkz. Arif Tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve
Dinler, (pdf-s.138)
25. Birbirlerine
dönüp (“Ne iyilik yaptınız da bu nimetlere ulaştınız?” diye) sorarlar.
26. Derler ki:
“Şüphesiz daha önce biz, ailemiz içinde yaşarken (Allah’a isyandan) korkardık.”
27. “Allah da bize
lütfetti ve bizi iliklere işleyen cehennem azabından korudu.”
28. “Gerçekten biz
bundan önce O’na yalvarıyorduk. Şüphesiz O, iyilik edendir, çok merhametlidir.”
29. (Ey Muhammed!) O
hâlde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir
deli.
30. Yoksa onlar, “O
bir şairdir; onun, zamanın felaketlerine uğramasını bekliyoruz” mu diyorlar?
31. Onlara de ki:
“Bekleyin. Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.”
32. Bunu kendilerine
akılları mı emrediyor, yoksa onlar azgın bir topluluk mudur?
33. Yoksa “O Kur’an’ı
kendisi uydurup söyledi” mi diyorlar? Hayır, (sırf inatlarından dolayı) iman
etmiyorlar.
34. Eğer doğru
söyleyenler iseler, haydi onun gibi bir söz getirsinler!
35. Acaba onlar
herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi
yaratıcıdırlar?
36. Yoksa, gökleri ve
yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar kesin olarak inanmıyorlar.
37. Yoksa, Rabbinin
hazineleri onların yanında mıdır? Ya da her şeye hâkim olan kendileri midir?
38. Yoksa onların,
kendisi vasıtasıyla (ilâhî vahyi) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? (Eğer
varsa) dinleyenleri, açık bir delil getirsin!
39. Yoksa, kızlar
O’na (Allah’a) da oğullar size mi?
40. Yoksa sen
onlardan (tebliğ görevine karşılık) bir ücret istiyorsun da onlar, borçtan ağır
bir yük altında mı kalmışlardır?
41. Yoksa, gayb ilmi
onların yanında da ondan mı yazıyorlar?
42. Yoksa, bir tuzak
mı kurmak istiyorlar? Asıl, inkâr edenler tuzağa düşecek olanlardır.2
43. Yoksa, onların
Allah’tan başka bir ilâhı mı var? Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.
44. Gökten düşmekte
olan parçalar görseler, “Bunlar, üst üste yığılmış bulutlardır” derler.
45. Artık sen
çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hâllerine bırak.3
46. O gün tuzakları
kendilerine hiçbir fayda vermeyecektir ve kendilerine yardım da edilmeyecektir.
47. Şüphesiz
zulmedenlere bundan başka bir azap daha var.4 Fakat onların çoğu
bilmezler.
48. Rabbinin hükmüne
sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin, kalktığında Rabbini hamd ile tespih
et.
49. Gecenin bir
kısmında ve yıldızların batışı sırasında O’nu tespih et.
DİPNOTLAR (Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Dipnotları)
1. “Beyt-i Ma’mur”,
ifadesiyle yedinci kat gökte meleklerin ziyaretgâhı olan bir makam, yahut Kâ’be
kastedilmektedir.
2. Müşrikler,
Dâru’n-Nedve’de toplanıp Ebû Cehil’in getirdiği bir teklif uyarınca hile ile
Hz.Peygamber’i öldürmeyi planlamışlardı. Âyette bu sinsi plana işaret
edilmektedir. Konu için ayrıca, Enfâl sûresinin 30. âyetinin dipnotuna bakınız.
3. “Çarpılacakları gün”
ifadesi ile ölecekleri gün veya birinci sûrun üfürüleceği gün kastedilmektedir.
4. Tefsir bilginleri,
ahiretteki azabın dışında var olduğu ifade edilen bu azabı, “kabir azabı” yahut
“Bedir’de, müşriklerin uğrayacakları yenilgi” şeklinde açıklamışlardır.
MÜLK | MÜLK
KAYNAK KİTAPLARIN LİNKLERİ
1. Arif Tekin, Kur'an'ın Kökeni 2. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Kur'an (Kur'an'ın Kökeni -2) 3. Arif Tekin, Sümerlerden İslam'a Kutsal Kitaplar ve Dinler 4. Arif Tekin, Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü 5. Muazzez İlmiye Çığ, Kuran, İncil ve Tevrat’ın Sumerdeki Kökeni |